Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Ağustos 2019

Enkaz



Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz.
Dört mevsim.
Bir yılbaşı
İki bayram.
Doğum günün.
Ve tam 299 gün geçti.
Ve artık gittiğin gün yaklaşıyor.
Bir yıl olacak.
Gel de inan.
Gittikten sonraki doğum günün yaklaştığında o günden nasıl, bin yıl sonra olsaydı keşke, diye kaçtıysam, şimdi de gittiğin günden kaçıyorum.
Bu sefer on bin yıl falan istiyorum ama.
Deli gibi korkuyorum o günden.
Gerçek simsiyah, buz gibi ortadayken, artık olmadığın haberini aldığımız günün gelmesinden korkuyorum.
Sanki bu defa gerçekten gideceksin gibi.
Gücüm yettiğince itiyorum o günü.
Ama gelecek o gün de. Nereye kaçacağım?
Dün evlat kaybeden bir babanın dediklerine rastladım televizyonda;
“Anne baba gidince bir zaman yas tutuluyor ama birkaç ay sonra insan kabul edip eski hayatına dönebiliyor.
Evlat böyle değil.
Sanki hala yaşıyor gibi.
Ölüm gerçeği gelmiyor bir türlü.”
Dedi.
Bunu ben de hep diyorum.
Anne, baba hatta kardeş zamanla kendi yerlerini buluyorlar, o gerçeği alıp koyabileceğin bir yer var zihninde, kalbinde.
Ölüm kabul görüyor, eskiye dönülüyor.
Ama evlat da öyle olmuyor/muş.
Kalbinde zerre yer yok bu gerçeği alıp koyacak.
Ve evet.
Sanki hala yaşıyor gibi.
“Ölüm gerçeği gelmiyor bir türlü.”
Bugüne öyle bir hızla geldik ki inanmazsın. Hayatımın hiçbir yılı bu kadar hızlı geçmemişti.
Hızlı bir zamansızlık.
Dün müydü, iki saat önce mi, on yıl mı, bir yıl mı ya da hiç olmadı mı?
Hala en inandığım hiç olmadığı.
Geçenlerde yol kenarında bir bina yıkıntısı gördüm.
Tam da sen kalbimden gözüme akarken.
Durdum kaldım yıkıntının önünde.
Kendime bakar gibi baktım.
Taşlar savrulmuş her yere.
Bina yerle bir.
Enkaz.
Eskiden ev olan, içinde yaşam süren bir varlık şimdi yokluk olmuş.
Anlamlandırılamayan bir 'şey'e dönüşmüş.
Kendimi kendime bu yıkıntıdan başka şey anlatamazdı.
Seninle birlikte kendim de aktım gözümden.
Dışarıda sanal bir hayat kendiliğinden akarken, ayağa kalkmaya, iyi olmaya çabalamak, ama içimde hala parçalarımın sağa sola savrulduğunu görmek bir yılın özeti.
Kur’an’ın sayfalarında öyle çok “ölüleri diriltmek‘ten bahsetmiş ki Allah; altını çiziyorum bu iki kelimeyi her gördüğüm yerde. Ve kimsenin duymadığı, görmediği, bilmediği, bir tek benim bilip hissettiğim, gözle görülmez, elle tutulmaz bir ümit besliyorum içimde.
Kalbimin minicik, ufacık bir yerinde tutuyorum ümidimi.
Belki seni de diriltir.
Allah’ın hikmetinden sual olunmaz.
Bekliyorum.
10 Ağustos 2019
07.31
Odandan
Masandan

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...