Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

03 Mayıs 2012

İyi Yolculuklar



Yolculuk yapmayı sevdiğimi söyleyemem pek. Hele uzun yolsa.
Çocukluğumda nasıl tutardı arabalar beni... Midem bulanırdı, çıkarırdım yol boyu.
O zamanlar otobüsler benzin kokuyor, ayrıca sigara içiliyor. Annemin dizine yatardım, fenalıklar geçirerek 3 saatlik yolu giderdik. Vardığımızda tüm gün yatardım kendime gelmek için.
Büyüdükçe geçti.

Bazen otobüslerde o benzin kokusunu alırım hafiften, yine fena olur içim. Sigaraya zaten hiçbir yerde tahammül edemiyorum, otobüste düşünemiyorum bile.
Ayrıca şoförlerin hız tutkusundan çok fena geriliyorum uzun yolculuklarda. İyi firmalar olsa bile şoförüne göre değişiyor.
Çoğu kez yolculuk sonunda teşekkür etmişliğim vardır konforlu, sakin ve güvenli taşıdıkları için. Gelip şikayet ettiğim de, kelle koltukta hissettirdikleri için.
Her şekilde yolculuk risk ve ehli ve sakin şöföre düşmemişseniz fena stresli.


Bebek Arabası

Önce bebek arabasıyla ayağımız yerden kesiliyor. Yolculuğa onlarla çıkıyoruz ilk. Ne keyif. Belki en güvenli yolculuk. Şoförünüz anne ya da babanız çünkü.



                                                                         Bisiklet..
Hep hayalimdir, kulağımda müziğim, bomboş güvenli bir yol ya da orman, bisikletim ve ben.
Küçükken kırmızı bisikletim vardı. Her yere onunla giderdim. Habire zinciri bozulurdu, tamirciyle ahbap olmuştuk ama olsun. Bazen ben tamir etmeye çalışırdım çok bilirmiş gibi. Elim yüzüm simsiyah yine tamircide alırdım soluğu:-)
O zamanlardan severim bisiklete binmeyi. Müthiş özgürlük hissi verir. İyi gelir bana. 



Uçak
Uçak yolculuğuna son birkaç yıldır alıştım. Yükseklik korkum var hafiflemiş olsa da. İlk başta insanların onca yüksekliğe nasıl çıkabildiklerine inanamıyordum. Onlar adına korkuyordum bile. Sonra ilk uçak yolcuğumu yaptım ve yazdım: Bilmemek Aslında İyi Bir Şey
(Biraz korkunçlu bir yazı, uyarayım:-) )
Hala bayılmıyorum, hatta kalkışta ve inişte hayli geriliyorum diyebilirim ama en kolay ve zaman tasarruflu ulaşım aracı tabii ki.




                                                                     Dolmuş
Sarı dolmuşları kullanmışssınızdır. Özellikle Bakırköy-Taksim hattını. Her defasında son duamı ederim o dolmuşlarda. Nasıl bir hayattan bezmişliktir bu şoförlerinki. Tamam trafik fena, bilmem kaç yolcuyla uğraşıyorlar gün boyu ama nedir bu acele, nedir bu hız kardeşim?
Eğer canınıza kastınız varsa bizi de yanınızda götürmeye çalışmayınız yani.
Sakin biraz...



                                                                    Taksi..
Havaalanına gideceğiz. Taksi çağırdık. Bindik gidiyoruz. Adam nasıl kullanıyor arabayı, aynen şöyle:



Nasıl hızlı, nasıl agresif... Durdum, durdum sonunda dayanamadım ve "lütfen biraz sakin kullanır mısınız, geriliyorum, Daha vaktimiz var ayrıca" dedim. Aslında benim de içimden bir canavar çıktı ve o söyledi bunları:-) O kadar gerginlikten sonra Pamuk Prenses beklemiyorduk tabii:-)
Sen misin bunu diyen. Geçti sağ şeride, herhalde 20 km hızla kaplumbağa sırtında götürdü bizi hava alanına. :-)
Ortasını bulamadı bir türlü ama öncekinden daha konforluydu kaplumbağa hızı.
Taksilerde de taksicinin sükunetine göre rahat edebiliyorum. Ama genelde çoğu trafik yüzünden çıldırmış gibiler.



Uçan Balon

Yükseklik korkumu da seviyorum ben. Ona bu kadar eziyet edemem:-)









                                                          

                                                             Tramvay
İşte en sevdiğim ulaşım aracı. Tıngır mıngır gidiyor, nasıl güzel. Şehrin içinden, ama trafiğe karışmadan. Şehri yeniden keşfetme aracı.
Hız yok, stres yok. Daha önce görmediğim çok yeri görebiliyorum tramvayda.
Hele Kabataş'tan kalkan tramvay, Eminönü'nde neredeyse dükkanların içinden geçecek!
Öyle eğlenceli  geliyor ki:-) Turistler, turistik dükkanlar, her yer rengarenk.
Hepsinin yanından sindire sindire süzülüveriyorsunuz tramvayla..


                                                                    Metro
Tamam zamandan kazanıyoruz ama hızı beni bitiriyor. Füniküleri bu yüzden henüz kullanamadım.
Hız yetmiyor bir de hızın sesi. Ooooh yooooooo :-)
Mutlaka kulaklıkla müzik dinlerim metroda. Duymayınca daha az geriliyorum.
Ama finükülerde canlı orkestra olsa kesmez beni. :-)
O kadar hıza ne gerek var efendim. Vakitlice çıkarım, tıngır mıngır giderim ben.


                                                                     Gemi
Gemi yolculuğunu da pek sevmem. Hele dalgalı denizse. Mavi tur deneyelim dedik, üzerinize afiyet yarım saatte bir çıkarma yapmam gerekti:-) Fena halde tutuyor, midem bulanıyor.
Ama şehir içi vapur, motor sarsmıyor o kadar. Zaten kaç dakikalık yol.
Uzun yol deniz yolculuğunu almayayım. O kadar uzun süre karadan uzak, deniz üstünde kalamam.


                                                                     Araba
Kullanmayı severim ama yıllardır elim direksiyona değmedi. Oysa yaklaşık 20 yıllık ehliyetim var.
Trafik yüzünden bir 20 yıl daha kullanmayabilirim doğrusu. Ama severim, o da özgürlük hissi verir. Yine müzik olacak tabii. Evet, ayağı yerden kesiyor, istediğiniz zaman istediğiniz yere gidebiliyorsunuz ama genelde istediğiniz sürede gidemiyorsunuz ki oldukça stresli bir durum.
Park yeri  zaten ayrı dert. Benzini, kaskosu, bakımı öde öde bitmez. Yıllarca yaptığımız tüm birikimleri araba modeli yükseltme gibi bir saçmalığa yatırdığımız için sonunda akıllanıp sattık en son arabamızı. Bütün taksiler benim arabam. Bu yüzden eksikliğini duymuyorum. Trafik derdi yok, ekstra para ödemiyorum. Ödediğim gittiğim yer kadar.


                                                                      Tren
En son ne zaman tren yolculuğu yaptığımı hatırlamıyorum. Uzun yolculuklar her şekilde sıkıcı gelir bana. Tren de kısa mesafe gitmiyor tabii. Ama gündüz yolculuğunu etrafı seyretmek için tercih edebilirim. Bazen içinden geçilen köyler, tarlalar tablo gibi geliyor bana. Her biri harika bir fotoğraf karesi. Hızı çok fazla değilse ben de fotoğraf çekebilirim. Tren birden cazip geldi:-)




                                                           Şehir İçi Otobüsler
En çok onları kullanıyorum. Fazla yolcu almak için diğer otobüslerle yarış halinde olan bazı otobüsler hariç genel olarak memnunum.




                                                            Hop op  Hop Off
Şehir turu otobüsleri. Roma'da binmiştik. Tüm şehri onunla dolaşabiliyorsunuz. Tek bilet alıyorsunuz, görülebilecek yerlerde duruyorlar. Siz inip istediğiniz kadar vakit geçiriyorsunuz. Biletinizi göstererek bir sonraki otobüse binip tura devam edebiliyorsunuz. Üstü açık olduğu için özellikle yazın bu otobüsler çok keyifli. Tabii güneş az, tatlı rüzgar çok olsun lütfen:-)
Bir de İstanbul'u turlayabilseydik iyi olacaktı. Bu yaz istiyorum. Yaşadığım şehri tanımıyorum yeterince. Ayıp bana...



                                                                  Dotto Train
Tabir böyle. Adı bile şirin:-)
(Hakim, bilgin, öğrenen anlama geliyormuş)
Kos Adası'nda binmiştik. Küçümen bir şey. Minik minik vagonları var, tekerlekli tren gibi aslında. Çok eğlenceli:-) Tüm şehri gezebiliyorsunuz, tam da benim tramvaydan aldığım hazzı veriyor.




Seyahat sevenlere mutlu, sakin, huzurlu ve güvenli yolculuklar dilerim efenim :-)










15 yorum:

  1. blogger annelerden geliyorum. bizde bekleriz :) mugeninlistesi.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz. Birazdan geliyorum size:-)

      Sil
    2. Gelemedim, blogunuz herkese açık değil sanırım...

      Sil
  2. merhaba guzel bır yazı olmus elınıze sağlık.izlemeye devam edeceğim

    YanıtlaSil
  3. yarın serpil hanım ıle bır söyleşi gerceklestirecem bır göz atın bence....kım bılır belkı sızınle yapabılırız röpörtaj?nedersınız.

    ben yenı gelmedım burdaydım sessız sessız okuyordum....esen kalın.

    YanıtlaSil
  4. inşallah hemen hemen aynı dılı kullanıyoruz....terazı uada kova dıli

    YanıtlaSil
  5. Otobüs yolculuklarına bayılırım yalnız tek basına çıktıqım yolculuklar . arkadaş aile vs vs beraber yaptıqımız yolculuktan hiç haz lanmıyorum nedense .) Teşekkürler paylaşım için ..


    http://thefckitlife.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkadaş hoş sohbetse tercih edebilirim ben..
      Tek başıma da mutlu olabilirim, kitap ve müzikle ama kitap okurken kötü olabiliyorum bazen.. Küçüklükte kaldı araç tutması diyorum ama çaktırmayın, yine de önlem olsun diye uzun yollarda ilaç alıyorum mide bulantısı için:-)

      Sitenizde ana menülerin altındaki menülere ulaşılamıyor, bilginize.
      Emek verilmiş, özenilmiş ve renkli bir site..
      Kolaylıklar..

      Sil
  6. macera dolu bir yazı olmuş, çok sevdim;))

    YanıtlaSil
  7. Bebek arabasina ve ucan balona binmisligim yoktur hic hayatimda simdiye kadar (ve eminim birincisi bundan sonra da olmaz):) ama digerlerine binmisligim vardir cok kez. Hepsinin artisi eksisi, keyifi ve keyifsizligi ayri ayridir.
    Kücüklügümü hatirlattin bana ilk basta. Her araba/otobüs yolculugu bir kabus olurdu benim icin, bastan korkardim hep. Cünkü beni de cok kötü araba tutardi...her yolculuk bir iskence haline gelirdi benim icin.Annem'in "ileriye bak kizim, karsiya bak" demeleri hala kulagimda su an sanki:) ne ise yariyorduysa artik... Ama sadece TR'de yasardim bunu, Almanaya'da hic olmazdi. TR'nin o bol virajli, kötü yollarina bagliyorum... bir de büyüdükce gecti iyi ki. O benzin kokusu beni de mahvederdi...

    Vay be... düsününce, yolculuklar hakkinda anlatabilecegimiz, konusabilecegimiz ne cok sey var...ne cok ani, ne cok hatira...

    Cok güzel anlatmissin yine, eline saglik:)

    PS: Istanbul trafigi apayri bir konu. Onun hakkinda destanlar yazilabilir sanirim...icler acisi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim annem de, yarı baygın başımı kaldırıp, gelmedik miiii, diye her sorduğumda, şu dağı da geçelim, geldik, şu köü de geçelim geldik diye beni avuturdu:-) Bana göre onbinmilyon dağ ve köy geçerdik. O kadar bitmezdi o yol..

      Sil
  8. merhaba röpörtajımızı yayınladık.http://yeteneavcisideha66.blogspot.com/2012/05/mays-aynn-ozel-konugu-serpilce.html

    içeriği inceleyin kabul edersenız önümüzdekı gunlerde daha da gelıstırecem soruları.banan haber verırsenız sevınırım.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...