Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Aralık 2018

Bugün gidişinin 60. günü, Seni görmeyişimin 90.

 Kağızman’da 1970 yılında doğduğumda bilmiyordum.
18 yaşımda abimi
22 yaşımda babamı
37 yaşımda annemi
48 yaşımda oğlumu kaybedeceğimi bilmiyordum.
Hepsiyle bir parçam gitti ama oğlumla yarıdan kesildim sanki. Ortadan ikiye bölündüm.
Etlerim kemiklerimden ayrılmış, lime lime olmuş gibi.
Parça parça düşüyor gibi .
Neresinden tutup yapıştırsam tutmuyor gibi.
Bugün gidişinin 60. günü,
Seni görmeyişimin 90.
İlk günlerde şöyle düşünmüştüm; gitmeden önce toplayıp kutuladığın her şeyi açıp odanı eski haline getiririz. Hoparlörlerini, müzik yaptığın mikserini, gitarını, halını, kütüphaneni sen varmışsın gibi düzenleriz. Orada biz de müzik dinleriz, kitap okuruz, vakit geçiririz, seninle oluruz demiştim. Ama bütün bunları yapmanın odana her girişimizde senin olmayışını bize bağıra çağıra söyleyeceğini düşünemedim.
Her şey bıraktığın gibi duruyor.
Odanda vakit geçirmeyi, uyumayı, internette bitmek bilmeyen merakınla bilimsel araştırmalar yapmayı, uzun uzun okumayı, film izlemeyi, pencerenden dışarı bakıp gitar çalmayı ya da öylece durup dışarı bakmayı nasıl sevdiğini biliyorken, o odada sensiz uzun süre durulmuyor.
Yapabildiğim sadece şu:
Her gün mutlaka bir ya da iki kere yatağına uzanıp seni düşünmek, elim kalbimde seni hissetmeye çalışmak. Pencerenden görünen ağaca senin baktığın yerden bakmak. Hepsi sanki seninle vakit geçirmek gibi. En sevdiğim.
Bazen ablan ve babanla da orada seni konuşuyoruz. Bazen ağlıyoruz, bazen birlikte susuyoruz. Olan biteni kabul edip hayatımıza devam edebilmenin yollarını açıyoruz birbirimize. Yollar henüz silik bir taslak halinde ama çabalıyoruz.
Ama her yer, her şey…
Kulağıma getirmeye çalıştığım sesin.. (Sen evdeyken, ben dışarıdan geldiğimde odandan seslenirdin”, Merhabaa “diye. Melodik ama; “Merhabaaa” )
Odan, sandalyen, masan, yatağın, gitarın, oturduğun piyano taburen.
Küçüklük fotoğraflarında gözlerinin içindeki ışık.
Büyüklük fotoğraflarında gördüğüm aynı ışık.
Bazı fotoğraflarında gördüğüm hüzün…
Kahvaltı ettiğimiz, sonra oturup sessizce yağmuru seyrettiğimiz kahvaltıcı.
İstanbul’daki bütün sakallı, esmer, koca siyah gözlü, upuzun kirpikli 23 yaşında delikanlılar ki bu şehrin yarısı sakallı, esmer, koca siyah gözlü, upuzun kirpikli ve 23 yaşında bence.
İlkokulunun önünden geçerken gördüğüm o güzel, neşeli, sevgi dolu, adının hakkını vere vere gözleriyle gülen Barış.
Sofrayı üç kişilik hazirlamak.
Baktığım fotoğrafların.
İzlerken gidişine inanmanın daha da imkansızlaştığı videoların.
Sana kargoyla gönderdiğim ama kullanıp bitirmeye vakit bulamadığın, sensiz geri gelen baharatların.
Aysu Börek ’ten börek yiyemeyecek olman. (Mesela beni arayıp “Bana börek alsanaaa” diyen çocuksu sesinle börek istesen ne güzel olurdu.)
Sahipsiz müzik aletlerin, aldığın o bütün elektronik devrelerin, kabloların.
2019’u göremeyecek olman..
13 Ekiml’den önceki her an, her ay, her yıl yaşıyor olduğunu bilmek ve şimdi yaşamadığına aymak.
Ve oğlum, doğum günün öyle yakın ki. 29 Aralık.
1000 Aralık olsaydı keşke. Çok uzak olsaydı. Çok uzak.
O gün ben nereye gideyim, nereye kaçıp saklanayım, nasıl unutayım, nasıl susayım, ne yapayım?
Hepsi içimde dönen tırpanın dişlileri gibi. Sivri, keskin.
Kesip dökmek işi.
Her döndüğünde içime kan dolduruyor.
Bir daha durmayacak gibi.
Ve herkes, her şey tastamam,
Yarıdan da az olanım ben.
13 Ekim’den önce ne mutluymuşum.
Dünyevi mutsuzluklar içinde eşelenip hayatı sorgularken…
Bazen mutsuz olsam da aslında hep mutluymuşum, haberim yokmuş.
Etrafımda gördüğüm herkes mutlu gibi şimdi. Çocuğu gidenler hariç.
Bir insan neye üzülür ki mesela? Çocuğu hasta olanlar hariç.
Her türlü sorunun üstesinden gelinir gibi geliyor şimdi.
Gideni getirmek sorununun üstü yok, altı yok gelinecek.
Kizima, eşime, aileme, hayatima giren herkese bin şükür.
Fakat bu zaman öyle bir zaman ki, hissettiğim şu;
Kağızman’da 1970 yılında doğmadan bana sorsalardi, gelmek ister misin?, diye..
Bir yolunu bulup annemin karnında cenin pozisyonunda kalırdım.
Gelip göreceklerimi bilseydim eğer.
Annemden doğmayı isteyeceğim günler gelecek inşallah...

25 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...