Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Aralık 2018

Taşkın


Ağlarken yazdıklarıma, okurken ağlayan dostlar...
Hiç tanımadığım halde bana dualar eden, sabırlar dileyen, cebime türlü çeşit teselli ve dayanma gücü koyan, uzaktan da olsa sadece bana sarılmak ve acımı almak isteyen, yaz ki içindekinin bir kısmını da biz taşıyalım, yükün hafiflesin, diyen; hayatıma gönderildikleri için Allah'a şükretmemi sağlayan gönlü güzel insanlarım...

Bazen hissettiklerimle ve yazdıklarımla sizi de üzüyorum diye üzülüyorum ama öyle zamanlar oluyor ki yazmasam içime doluşan kelimelerde boğulacak gibi oluyorum.
İçimdeki baraj doluyor, taşkınla akıyorum.
Diyeceklerimi dünyadaki herkese diyesim geliyor.
Ancak dedikten sonra nefesim açılıyor.

Barış'ı her yerde, herkese anlatasım geliyor. Tanısınlar ya da tanımasınlar.
O yok ya, sanki onu düşünmezsem, konuşup anlatmazsam iyice yok olur gibi geliyor.
Kafamı dağıtmak, içimdekini almak için etrafımda herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Şükrüm onlara da..
Ama bazen öyle oluyor ki değişen odağımın içinde oğlumu aramaya çalışıyorum. Sanki kalabalıkta kaybetmişim de arıyorum gibi.
Barış hep yanımızda dursun, başka şeyden bir konuşalım Barıştan on.
Doktor da, benimle aynı kayıpta olanlar da, hep konuş onu, diyorlar.
Demeseler de susmuyor ki konuşmak..

İlk başlara evladı gidenlerle konuşmak kafamda ret hanesindeydi.
Onlardan değildim çünkü. Niye konuşayım ki?
Ama şimdi evet, onlardanım. Hepsiyle tek tek konuşup nasıl idrak ettiniz, nasıl ay geçti, nasıl yıl geçti, sormak istiyorum.
Bazen annem olsaydı da sorsaydım diyorum, o da yaşadı bunu.
Ama iyi ki yok diyorum, bunu benimle yaşayamazdı.

Anne yavrusuna üzülür, yavrusu yavrusuna.
Annem ikimize de üzülürdü. Ben de ona.
Annem yok ama Barış gittiğinden beri bana sarılan o kadar çok can oldu ki. Onlar içinde yaşı anneme yakın olanların omzuna başımı koyduğumda hep annemi hissetmeye çalıştım. Oymuş gibi, daha bir sıkı sarılarak.
Onların omuzları daha ıslak...

Annem aslında benim için daha güzel bir şey yapıyor. Oğluma bakıyor.
Rüyalara gelip yeşillikler içinde çok güzel bir evde Barış'la birlikte yaşadığını haberliyor.
Gidenlerin ailelerinin rüyalarında da var hep. Buraya geldi diyorlar.
Demek orada bir karşılama, bir arada olma var.
Yapabildiğim ve ayakta tutmaya yarayan; onun şimdi daha iyi bir yerde,  Allah'ın ve annemin şefkatinde olduğunu bilmek, isyan etmeden, sabrederek kavuşacağımız günü beklemek, herkesin gideceği zamanın belli olduğunu, ne bir an önce, ne bir an sonra olmayacağını kabullenmeye çalışmak. Bunları yapmak çok zor ama kızım için, eşim için, hayatta kalmış ama kalmasaydı daha iyi olurdu denmeyip, kimsenin yükü olmamak için buna çabalıyorum. 

Hayatım boyunca hiç daha fazlasını istemedim, hırslanmadım. Tek bir kimseyi sahip oldukları için kıskanmadım. Yerinde olmak istemedim. Bana verilenle yetindim, mutlu oldum.
Ama şu yaşımda yerinde olmak istediğim ve kıskandığım tek kişi Barış'ımın dedesi.
Çünkü bir tek o Barış'ın yaşadığından emin.
İçi rahat, sadece o üşüyor diye üzülüyor.
Ben de gidip üzülme, idare ediyor, üşümüyor diyorum.

Keşke bana da biri öyle deseydi.
Barış yaşıyor, üşümüyor, üzülme.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...