Fotoğraflarımız...
Eskinin siyah beyaz fotoğraflarını hatırlayın...
Yıllar yıllar öncesinin anne babalarını, onların çocukluklarını, anne babalarını, evlerini, bahçelerini, arkadaşlarını, eşyalarını, gülümsemelerini, danslarını, vesikalıklarını büyük bir ciddiyetle muhafaza eden siyah beyaz fotoğraflar...
Şimdi nerede bizim fotoğraflarımız?
Bilgisayarda.
Ne kadar güvenli?
Minicik bir virüse bakar.
Yedekliyoruz değil mi?
Yedekleriyle ve bilgisayarla birlikte çalınmasına bakar. ( İçinde bütün fotoğraflarımın olduğu USB belleğim, fotoğraf makinam ve iki bilgisayarım çalındı, oradan biliyorum. )
Dijital ortamda sakladığımız her şey her türlü riske açık.
Yıllar yıllar sonra tekrar bakmak üzere durdurduğumuz güzelim anlarımızın hepsi bir anda bir varmış bir yokmuş olabilirler.
Artık çoğumuz fotoğraflarını karta basmıyor.
Ama elimizde fotoğrafı hissetmek, üzerinde uzun uzun düşünmek, anı elinde tutmak için karta basılmış fotoğraf çok başka, çok özel, dokunaklı.
Bence hata ediyoruz.
Anılarımızı bilgisayara teslim etmekle iyi etmiyoruz...
Elimizin altında durmalı.
Güvende.
Parmak izlerimizi bırakmalı çocuklarımıza.
Onlar da bizim gibi dokunabilmeli bıraktıklarımıza.
İki gözyaşı dökebilmeli fotoğrafımızın üzerine...
Ya da içi sevinerek bakabilmeli.
İlle de dokunmalı ama.
Öpebilmeli belki de.
Göğsüne bastırmalı bazen...
Sararıp solsak bile, ellerini attıklarında bulabilmeliler koydukları yerde.
Emin olmalılar ki oradaydık, hep orada olacağız, gitmeyeceğiz bir yerlere...
ben de aynı şeyi düşünüyorum.ilginçtir ki bu aralar daha da sık...tam duygularıma tercümaan olmuşsun diyesin geldi :) ben de yakın zamanda bazı resimleri özellikle tab ettireceğim ve bir kutucuğa koyup geleceğe miras olarak bırakacağım inşallah...
YanıtlaSil