Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

07 Kasım 2019

Şifa?



Yaklaşık on yıl önce bir dost tavsiyesiyle yazı yazmaya başladım. Aklıma düşen tek bir kelime satırlara döndükçe yazmak mutlu etmeye başladı. Akışkan ve durağan zamanlarım oldu yazarken ama bir süre sonra artık yazmamaya başladım. İlham gitmişti.

O dönemde fotoğraf çekmek ilgimi çekiyordu. Artık makinam olmadan sokağa çıkmıyordum. Gördüğüm her şey fotoğraf karesiydi. Çiçek, böcek, insan portreleri, doğa, hayvan, güzel ne varsa çekiyor Instagram’da paylaşıyordum.
Yazı yazmaktan sonra fotoğraf çekmek tutkum olmuştu.

Fotoğrafı bırakmadım ama içeriği değişti.
Kilo verme kararı alıp sağlıklı beslenmeye başlayınca motivasyon amaçlı kendim için hazırladığım kahvaltı tabaklarımı paylaşmaya başladım.
Değişik tabak alma tutkum da o zaman başladı. Nerede kalpli, deniz temalı, kelebekli tabak gördüysem aldım. Artık almayacağım deyip kendimi kasada ödeme yaparken buluyordum.
Tabakları koyacak yer bulamayacak noktaya gelmek üzereyken bu heyecanlı, hazırlarken ve paylaşırken mutlu olduğum hobim Barış’ımın gidişiyle yanan ateşle küle döndü.

Yangın yerinde canlı kalmaya çalışıyorum hala. Tutunacak dal ararken eskiden beri sevdiğim çiçekler, bitkiler imdadıma yetişti. Terapi ediyorlar beni bilmeden. Ruhumu onlara bırakıyorum, renkleriyle, yapraklarıyla, var oluşlarıyla sarıyorlar, sakinleştiriyorlar. Daha önce de demiştim ya, İçimde Barış'a ait sevginin yerini aldı belki onların sevgisi...

Yaratılmış bütün canlıları sevmek insana iyi gelen.
Hayvanları da seviyorum ama dokunamıyorum, ürkekliğim geçmiyor bir türlü. Hayvan sevgisinin de şifasını anlayabiliyorum ama sanki bitki sevgisi de ona yakın bir duygu.
Bu süreçte kendimi bitkilere teslim ettim.
Şifalanmayı dileyerek.

Hayatla ya da kendimle ilgili yapmak istediğim, heves ettiğim hiçbir şey yok. Rölantide yaşıyorum.
Ama son bir iki haftadır bu halimin hiçbirimize iyi gelmediğini görüyorum. Bir yerden başlamalıyım, kalkmalıyım, biliyorum…

İçime dönüp hayata dair ufak bir ışık ararken bitkiler ve fotoğrafı bir araya getirip paylaşmak isteği kıvılcımlandı içimde.
Belki iyi gelir, belki hayata döndüğüm sırtımı sıvazlayıp beni geri döndürür, renkleri görmemi sağlar, kokuları, iyi duyguları…
Evde elliye yakın bitki var ve onlarca boş saksı. Hepsini doldurup koyacak yer arayacağım sonra, biliyorum.
Bitki bakımıyla ilgili videolar izliyorum, sayfalar takip ediyorum, isimlerini öğrenmeye çalışıyorum, bu bile içimi sakinleştiriyor.
Genel bilgiler ediniyorum şimdilik. Toprağı kontrol ederek su vermek, yeterli ışığı sağlamak ve bakımlarını yapmak ve çok sevmek, konuşmak şimdilik yapabildiğim. Aslında belki başka da bir şey istemiyorlar. Botanikçilere göre ek besinler, saksı değişimleri vs. bir sürü detaylar var ama henüz bunları öğrenecek kadar ruhum hafif değil.
Belki zamanla…

Bugün yağmur yağıyor. İlk fotoğraf göklerin gözyaşıyla birlikte olsun istedim.
(Eskiden fotoğraf çekerken kadrajıma hep bir kuş girerdi. Ne şanslıyım, derdim.
Şimdi bu kadrajdaki kuş sen misin?
Şanslı der misin annene? )

20.09.2019
17.18

1 yorum:

  1. Allah sabırlar versin öncelikle. Mekanı Cennet olsun inşallah. Rabbim evlat acısı vermesin kimseye. Bende de fotoğraf çekme hastalığı var ama eşimi bir türlü profesyonel makine almaya razı edemedim. Telefonlarla idare ediyorum şimdilik. Kimbilir belki bir gün alır:)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...