Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

02 Nisan 2012

İpek Hanım Çiftliği



Duymuşsunuzdur.
Röportajlar yapıldı, ünlülerin bu çiftliğin müdavimi oldukları fısıldandı orada burada..
Ben de duymuştum ama doğrusu hiç ilgilenmemiştim.

Çiftlikten alışveriş yapan ablamın anlattıklarından sonra sitesini inceledim.
Mail gönderdim, ürün listesini ve fiyatlarını istedim. Pınar Hanım listeyi gönderdi. Seçimimi yaptım. Heyecanla ürünleri tatmayı bekliyorum.

Yorumlar harika, çok beğeniliyor ve çok talep görüyor zaten.
İş adamları, bürokratlar, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, doktorlar, gurmeler ve en önemlisi anneler daimi müşterileri. Zaten, anneler beğeniyorsa tamamdır, diyor Pınar Hanım.

Sitesini ziyaret ettim. Yazdıklarını okudum, fotoğraflarına baktım...
İçim yıkandı; samimiyetiyle, doğallığıyla, hem kendilerinin hem yaptığı işin saflığıyla.
İnsan bazen inanmak istiyor. Katıksız inanç duymak istiyor birilerine.
İnanmayı denese bile ya hüsrana uğruyor, ya sağdan soldan birileri tarafından fikri, içi bulandırılıyor. "Yok canım sen bakma, aslında o öyle değildir, böyledir."
Çok biliyorlar ya!
Ben Pınar Hanım'a, birlikte çalıştığı güzelim köylü kadınlarına ve ürettikleri her bir ürüne güvenmeyi ve inanmayı seçiyorum.


Parayı amaç edinmeden, alavere dalaveresiz, saf ve temiz niyetle yapılan her iş başımın tacı. Yapanlar da.
Elbette ki para kazanılacak, emek veriliyor ama burada amaç değil para. Çiftliğin devamı için araç. Gerçi ihtiyacı yok ama sonuçta emek karşılık bulmak zorunda.
Zaten yaptığı işi ticaret olarak nitelendirmiyor.
Üretmek onun için hobi. Önce kızını sağlıklı besleyebilmek için, sonra ürettiklerini herkesin tatması için çıkılan bir yol.
Yaptığı işten ziyade, işi yapış şeklini sevdim. Parayı değil, yaptıklarının beğeniliyor olmasının hazzını öncelikli alıyor olmasını sevdim.

Aslında oldukça profesyonel bir iş ama amatör ruhla yapılıyor.
Amatör insanlarla. Köyün kadınlarıyla çalışıyor. Ekme, biçme, toplama, pişirme, paketleme, gönderme hepsinde onların el emeği, desteği, güler yüzü, gönlü var.




 


                            

İpek, Pınar Hanım'ın güzel kızı. Çiftliğe adı verilmiş.

Yıllar önce ani bir kararla İstanbul'un keşmekeşine veda edip bir kalemde silmiş büyük şehri.
Önce Kuşadası, sonra Nazilli'de geçen birkaç yıl, kendi işlettiği bir su fabrikasını devrediş ve -oradan kazanılan- ömrünün sonuna kadar yetecek para ve bu çiftliği kurma fikri.

Önce anne tarafından kalan araziye bir taş ev inşa ettiriyor.


Sonra toprağı işlemeye başlıyor ufak ufak. Birkaç tavuk, horoz, inek ve bereketli topraklar.
Önce sağlıklı beslenme fikriyle kendileri için sebze meyve yetiştiriyorlar. Zaman geçtikçe iş sebze meyveden çıkıyor, yetirtirdikleri tavukların yumurtaları, ineklerinin sütleri, peynir, evde yapılan ekmekler, bağdan toplanan üzümler, zeytinler vs derken, ürettikleri ve yetiştirdikleri artık kendilerine bile fazla gelmeye başlıyor. Eşe dosta dağıtıyorlar. Eş dost da her defasında para ödemeden almaktan rahatsızlık duyarak, neden satmıyorsun bunları, diye fikir veriyorlar.
İpek Hanım'ın Çiftliği bu noktadan sonra hayata geçiyor.

Yaptığı iş ticaret değil. Boş duramadığı için üretmeyi seçiyor. 
Sattığı ürünler organik ürün etiketi taşımıyor. Zaten bu kelimeyi sevmiyor da. Bu konuda düşündükleri, organik tarıma bakışı, kendi sistemi vs. hepsini sitesinde bulabilirsiniz.

Pınar Hanım'ın tavukları yaşlanarak ölüyorlar. Asla kıyamıyor onlara. Onlar da bu sevgiye karşılık, folluk dışında; ayakkabı içlerine, oraya buraya yumurtlayıveriyorlar:-) Tadanlara göre çok da iyi iş çıkarıyor tavukcuklar:-) Kokusu, tadı nefis.

Ürünlerinin hiç birinde kimyasal katkı yok. Hepsi doğal, kaynağından, dalından, birinci elden.
Siz bugün istiyorsunuz, gidip daldan toplayıp paket yapıp gönderiyorlar. Ertesi gün elinizde oluyor.O kadar taze.

Önce maille İpek Hanım'dan ürün listesi istiyorsunuz.
Liste oldukça kalabalık.
Köy ekmeği, tarhana, reçel, bal, pekmez, yumurta, baklagiller, erişte, sebze, meyve, çeşitli otlar, zeytin, peynir, sabun, bitkisel çaylar, börek, kek, ne ararsanız var. 
Belli dönemlerde üretilenler ayrıca belirtiliyor. Fiyatlarıyla birlikte size göndereceği listeden istediklerinizi seçip siparişinizi yapıyorsunuz.
Siparişleriniz köyün kadınları tarafından özenle paketleniyor. Kargoyla gönderiliyor.
Ödemeyi ürünleri aldıktan sonra "size uygun" bir zamanda yapıyorsunuz. Katıksız iyi niyetle yapılıyor bu iş. Malum, parayı almadan hiçbir ürün teslimi yapılmayan bir sistem işliyor dünyada.
Dahası var, eğer beğenmiyorsanız ödeme yapmıyorsunuz!

Çiftliğin kuruluş hikayesi, fotoğraflar, yemek tarifleri, iletişim ve sipariş bilgileri sitesinde:
İpek Hanım Çiftliği








                                Ticari kaygı olmadığı için ürünler" gerçekten" yüzde yüz doğal.







20 yorum:

  1. Ne kadar güzel anlatmışsın çok ilgi çekeceğine eminim.

    YanıtlaSil
  2. Harika birsey bu. Böylesi samimiyetle, iyi niyetle yapilan, güzel amaclari olan, sevgiyle calisilan ve sonucunda cok saglikli bir ise hizmet edilen her türlü ürünün her kurusu helal olsun diyorum. Ben zaten her köye gidisimde annem ve akrabalar sayesinde bu ürünlerin tadina varabiliyorum, getirebildiklerimi getiriyorum yanimda. Ama böyle bir imkanim olmasaydi ve TR'de olsaydim kesin ben de faydalanirdim bu hizmetten.
    Herzaman basarilarinin daim olmasini ve emeklerinin karsiligini almalarini ictenlikle dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Beğenmene sevindim abliş. Sağol anlattığın ve yazıya ilham olduğun için:-)

    YanıtlaSil
  4. Aslında yakında olacak, arabanı doldurup getireceksin hepsinden. Ben pazarlarda da çok mutlu oluyorum. O rengarenk tezgahları görünce içim coşuyor, hepsini eve getirmek istiyorum:-)
    Ama getirdiğimde onları zevkle pişirecek biri olsa ne güzel olurdu:-)
    Tamam ben pişiriyorum ama..
    İşle "armut piş ağzıma düş" istiyorum ben:-))

    YanıtlaSil
  5. Gazetede röportajını okumuştum ve ben de alış veriş yapmak istemiştim. Sonra aklımdan çıktı. Şimdi tekrar hatırlattığın için sağol:) Valla süper oldu:)

    YanıtlaSil
  6. Sezer,
    Bana da ablam vesile oldu.
    Doğru zaman gelince ilahi hatırlatmalar yapılıyor zaten:-)

    YanıtlaSil
  7. bu zamanda bu kadar doğalına erişebilmek çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ORada yaşıyor olmak da çok güzel olmalı..
      Hem sağlıklı besleniyorsunuz, hem de insanın ömrü uzar sanki:-) Yeşile uyanmak, toprak kokusu, dalından meyve sebze toplamak..
      Çok şanslılar, çok.. Darısı başımıza:-)

      Sil
  8. Öyle güzel anlatmissinki su gibi okudum...orda olasim geldi....hemen bende istiyorum...kabak ciceklerine bayildim..onların dolması nefis olur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Listeyi görsen, neler var neler..
      Umarım sen de memnun kalırsın:-)

      Sil
  9. en son çocuklar için yaz okulu gibi bir projesi vardı Pınar hanımın.
    Yapabildi mi acaba?
    bir de konuk evlerinden birinde gidip kalmak isterdim.bakalım kısmet olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konuk evleri harika görünüyor. Birkaç gün doğaya, doğala kaçmak ne güzel olur kimbilir.. Kısmet olsun inşallah:-)

      Sil
  10. urunler dogal diyorsunuz ,
    organik degil , yani domatesler icin ilac ,
    biberler icin ilac var,
    ama gubre hayvan gubresi,
    eger bu kadar dogal ise , nicin organik sertifikasi almiyor,
    hic icim isinmadi bu kadinin urunlerine ve pazarlama taktigine,
    yakinda foyasi ortaya cikar

    YanıtlaSil
  11. İpek Hanım yıllardır bu işi yapıyor. Foyası çıksın diye çok kişi bekliyor sanırım ama hala devam ediyor..
    Ben ona inanmayı tercih ediyorum. Karar sizin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Organik ve doğal ürünler olduğu iddiaları bence uydurma.
      Üç beş dönüm tarla, köylülere ait göstermelik birkaç inek ve tavukla bu kadar büyüyecek iş değil bu sandığınız gibi.
      Pazarlanan ve tamamen doğal diye insanların adreslerine gönderilen ürünlerin tamamına yakını ülkemizin dörtbir tarafından toplanıyor.Nasıl üretildikleri, hazırlandıkları belli olmayan bu ürünlerin doğal olduğu nasıl iddia ediliyor?
      Organiklik sertifikası almamasının sebebi de bu.Yoksa niye almasın?
      Peki bunları nereden biliyorsunuz diyeceksiniz.Çocukluğum o köyde geçti ve arasıra da gider gelirim Ocaklı'ya.Çalışanlardan çok kişiyle de tanışıklığım var.
      Doğal diye insanları kandırmasa Pınar Hanım niye yazayım ki bunları?
      Birkaç sene öncesine kadar göçlerle 15-20 haneye düşen köy bu çiftlik sayesinde tanınır hale geldi, pekçok kişi bu işten ekmek yer hale geldi ama insanların "Doğal ve organik ürünler üretip satıyoruz, sağlıklı beslenmenize katkı sunuyoruz." diye kandırılmasına gönlüm razı olmadı o yüzden üşenmedim bu gerçekleri yazmaya karar verdim.
      Tabi yine de almak isteyen parasına kıyıp sağlıksız beslenmeye devam eder.
      Şunu da söyleyeyim içlerinde doğal ürünler vardır tabi ki ama çoğunluğu piyasadaki, marketlerdeki ürünlerden pek farklı değil.
      Eleştiri hakkımı kullandım, saygılar..

      Sil
  12. Burcu Arslansoy3.10.2012 09:43

    Bu yorumunuz bana hiç inandırıcı gelmedi sezer bey ? Çiftliği yazın aile dostlarımızla bizzat ziyaret ettik, yayla evlerinde kaldık, oradaki insanlarla konuştuk. Bilhan bey ile pek çok tarlayı gezdik. Gözlerimizle gördük yani. Aylar önce pınar hanım bütün ticari rakiplerinin buna benzer yorumlarla sahte isimler kullanarak kendisine iftira atıp durmalarından yakınıyordu. Kimsenin günahını almayayım ama onu çağrıştırdı bu yazdığınız. Yok gerçekten öyle değilse telefon numanızı yazabilir misiniz acaba? Görüşmek istiyorum sizinle.

    YanıtlaSil
  13. Merhaba, ben de İpek hanımdan her hafta olmasa da sık sık alışveriş yapıyorum, bana da güvenilir geliyor. Hani güvenilir olmasa bu kadar geniş kitleye nasıl ulaşacak diye de düşünüyorum.

    Ama gelin görün ki eşim benim gibi düşünmüyor. Hele ki her hafta gönderdiği Excel listesini görünce, mümkün değil bu kadar ürünü üretmeleri dedi ilkin. Sonra da hadi o kadar ürünü üretti, mümkün değil bu kadar kitleye bu kadar ürünü yetiştirebilsinler dedi. Mutlaka başka yerlerden tedarik ediyorlardır ve edilen yerleri de o kadar net incelebilirler mi şüphesi içinde.
    Eşim; kendi tarlalarında birkaç sebzeyi yetiştirebilirler ama bu kadar fazlasını çok zor diyor. Yani o kadar müşteriye anlattığı şekilde üretim yaparak çok zor yapması.

    Bizler işin içini bilmediğimiz için, /kendi adıma konuşacağım /kim ne düşünürse bence saygı duymaktan ve kendi doğru bildiğimiz yolda ilerlemekten başka çaremiz yoktur. Sonuçta ne kimseyi savunacak kadar işin içindeyiz, ne de yersizce yerden yere vurup taşlayacak kadar...

    YanıtlaSil
  14. çoğu yerde bu çiftlikle ilgili yorumları okudum güzel eleştri yapanları hep destekliyorlar fakat birisi kötü bi yorum yaptımı hemen altından bir avukat gibi birşey cıkıp cevap verıyor farklı isimlerle ve aynı konuşma tarzıyla nedense ne facebookları var o isimlere ait nede twitterları garip ? kadın bir iş yapıyor tamamda bu avukatlara noluyor yada bunlarda sigortalı işçilerimi ?bende egede yasıyorum o kadar tarladan ilaçsız fire vermeden o kadar insana ürün yetiştirilemez .eğer tavuklar saatte 30 ar tane yumurtlamıyorsa ve ineklerde 24 saat süt vermiyorsa her neyse her işin bir ticari taktiği vardır pazarlamanında tebrik etmek lazım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 10 tane köy her köyden 100 tavuk olsa 10*100=1000 yumurta eder basit bir hesap.

      Sil
    2. Ben plastik poşetlere ve ürünlerin altına serilen plastik örtülere ve pet şişedeki pekmeze takıldım...Umarım fırına verilen tepsiler alüminyum değillerdir.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...