Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Mayıs 2019

Orman







Uzaktan tabelayı görünce sanki sen beni orada bekliyormuşsun gibi heyecanla koşup gelmek istedim yanına. Geldim. Tabelalara kol takıp can verip adını Barış koysalarmış, sarılabilselermiş bir de.
Sarılmak.
Bir olmak.
Tek olmak.
İki can bir kalbe girip tek can olmak.
En hasret duyduğum sarılmak.
Tabelanın önüne geldim ama yine sarılamadık, yine sarılamadık...
Adını gördüm.
Barış Kömürcü
Bize sertifika göndermişlerdi Tema'dan. Orada adını görmek de dokunmuştu. Metal bir panoda adını görmek de dokundu.
Diplomanda görebilseydim mesela o adı.
Ama belki o tabeladaki isim senin asıl diploman.
Verdiğin nefesin geri kalanını başka canlılar soluyacak.
Bir nefes gitti, bin nefes alacak.
Böyle diyorum, kalbimin yarısı teslim bu dediğime ama diğer yarısı sana sarılmak istiyor.
Hep.
Hep.
Hep.

Bu orman nasıl oldu anlatayım mı sana?
Gittiğinin ilk haftası benim güzel arkadaşlarım senin adına fidan bağışlamaya başlamıştı. Sayısı artmaya başlayınca, yolumuzun yıllar önce kesiştiği bir arkadaşım, Kübra, "Bu fidanlar bir arada orman olup Barış adını alsa ne güzel olur, demiş ve bu düşüncesini bizimle paylaşmıştı. (Kübra bana Allah yoluyla gönderilmiş bir güzel kalp. Teşekkürüm az gelir, Allah gönlünde ne varsa gününe getirsin...)
Adına ormanın olma fikri ışık olmuştu onca acının içinde.
Dostlarımıza, ailemize, tanıdık tanımadık herkese ulaştı bu fikir.
Herkes kendi arkadaşlarıyla paylaştı. Canım İclal Aydın'a rica ettim kendi arkadaşlarıyla paylaşır mı diye, o tuttu bütün takipçileriyle paylaştı. (İclal'in fidanları ve güzelim kalbi ona güzel kızının mutluluğuyla dönsün dilerim.)
Bizim tanıdığımız, seni tanıyan herkes kendi sayfasında yayınladı. Okuldan arkadaşların yaptıkları bir etkinliğin geliriyle bağış yaptı. İnanamayacağımız kadar büyük bir hızla fidanların çoğaldı.
Her bağış raporu aldığımızda gözlerimizin biri ağladı biri güldü.
İclal'e "Orman bana yukarıdan atılmış bir halat gibi, ona tutundum salınıyorum" demiştim. Tam da öyleydi. Kökünden kopmuş gibi oluyorsun çünkü, boşlukta salınıyorsun sadece. Uzatılan bir el, atılan bir halat hayatta tutuyor seni..

Herkesin gönlünde bir fidan yeşermiş toprakla buluşmayı bekliyormuş. Barış'ım giderek o buluşmayı gerçekledi hepiniz için.
Hepimiz için.
O ormanın tabelasında Barış'ın adı var ama tek onun değil.
Fidanların hepsinin adı var.
Kiminiz çocuğunuz için, kiminiz anne babanız için, belki bir dostunuza, belki kendinize, kardeşinize, arkadaşınıza bağışladınız o fidanları.
O topraklarda hepinizin kalbi yeşerecek.
Her birinize ayrı ayrı bin teşekkür ederim, tüm kalbimle sımsıkı sarılırım.
Barış'ım adına da, kendi adımıza da.
Tabelada "Ailesi ve sevenlerinin katkılarıyla" diyor. Onu tanıyıp sevenlerin ve tanımadan sevenlerin katkılarıyla.
Ormanın başladığı yerde duran tabelayı görünce Barış  bizi orada bekliyor gibi gelmişti dedim ya.
Barış sizi de bekliyor orada.
Gidin, kuş sesleriyle sakin sakin oturun, doğayı dinleyin...
Fidanlarınızı görün, sevin.
Barış o sırada eminim kollarını kavuşturup yukarıdan ormana, size bakıp gülümsüyor olacak. Öyle geliyor gözümün önüne. Hatta sevinci şaşkınlıkla dolu, hissediyorum.
Bu kadar çok sevdiği ağaç, yeşil, hayvan, doğa, kuş, kelebek onun adına gelecek, orada özgürce, barışla, sonsuzca nefes alıp verecek.
Barış'ımın öyle düz, öyle şeffaf, öyle azla yetinen bir çocuktu ki, çok, ancak doğadan gelirse onu mutlu edebilirdi. Oğlumu ve bizi mutlu eden herkese şükranla, duayla, sevgiyle... Oğluma not: Canım yavrum Fidanların biraz büyüsün, arkadaşların gelip orada kamp kuracaklar, müzik yapacaklar.
Seninle vakit geçirecekler.
Biz de yine geleceğiz.
Kuş seslerini dinlerken seni hissedeceğiz.
Özlemimiz daha da artacak ama senin kelebeklerle omuzlarımıza konup, neşeyle, oradan oraya uçtuğunu gördükçe dinginleşeceğiz belki. Karıncaların yuvalarındaki aceleci koşturmalarını gördükçe sana gülümseyeceğiz. Doğanın toprağa serptiği rengarenk çiçeklerde seni görüp selamlaşacağız. Sen her yerdesin. Kalbimdesin. Bendesin. Rüyamda değilsin nicedir. Kollarım açık bekliyorum. Gel sarılalım. 15 Mayıs 2019 12.41
Sevgili okuyucuya not: Gidip fidanlarınızı görmek isterseniz size ormanın konumunu göndereceğim. Lüleburgaz Karaağaç köyünde. İstanbul'a iki saat uzaklıkta. Giderken gelinciklerle, yeşille, doğayla, hayvanlarla selamlaşarak gidiyorsunuz, öyle güzel ki köy yolu. Yetişkin ağaçlarda var aslında. Gölgesinde dinlenirsiniz. Doğanın müziğini dinlersiniz.. Gidecek olursanız benden selam edin oğluma. Annen yine gelecek, seni çok seviyor, özlüyor deyin..


1 yorum:

  1. Yarın maneviyatı çok güzel bir gün. Sizin için ve Barış abi için dua edeceğim.Dünyaya gelme amaçlarımızdan birisi de bu belki de. Birbirimizi hiç göremesek de dualarımızda yer vermek ve acılarımızı paylaşmak.Bambaşka bir şehirde tanımadığınız bir insanın dualarındasınız ve buna vesile olan Barış abi. Sevgiyle kalın. ☘️

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...