Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Nisan 2020

Rüya



Her sabah uyandığımda, rüyamda seni gördüm mü acaba, diye soruyorum kendime. Sanki her gece görüyormuşum gibi geliyor, öyle bir duyguyla uyanıyorum ve köşe bucak seni arıyorum rüyalarımın her yerinde. Bazen buluyorum, yüzümde yarım bir gülüş beliriyor.

Bazen bulamıyorum, hüzün…
Gün içinde de her şey seninle ilgili zaten. Gördüğüm, düşündüğüm, konuştuğum her şeyin yolu sana çıkıyor.
Geçenlerde gece yatmadan salonda küçük bir kelebek gördüm. Aldım avucuma, dışarı salayım dedim, avucumda çırpındı. Bir an, ya bu kelebek sensen, eve gelmiş bir köşede durup bizimle vakit geçiriyorsan, diye geçti içimden. Dışarısı da soğuk, sen soğuk sevmezsin, çok üşürsün diye düşünüp avucumu açtım, saldım seni. Hala evdesin. Ne zaman istersen kendin çıkarsın.
Böyle, kelebek, martı, sana benzeyen biri, hep buradasın, bendesin. Geçen gün yolda karşı kaldırımda gördüm birini, elimi kaldırıp, ne haber Barış, diye seslenmek geldi içimden. Bu ilk defa oldu mesela. Kendime şaşırdım sonra..
Psikoloğuma gitmeden önce onunla konuşmak istediklerimle ilgili notlar alıyorum. Uzun bir süre bir şey yazmadım. Hatta randevuyu iptal mi etsem acaba, ne konuşacağım, diyordum. İçim sessizleşmişti.
Ama süreç tam da doktorun söylediği gibi ilerliyor. Zannediyorum ki biraz düzlüğe çıktım, sonra bir bakıyorum daha yokuşun başındayım.
Çözüldüm yavaş yavaş sanıyorum, ama yok, her şey hala kaskatı. Gerçekle bağım kopuyor. İnanamamak, anlayamamak, kabullenememek, konumlandıramamak en başta nasılsa şimdi aynı karşılığıyla duruyor önümde.
Bir arpa boyu yol gitmemiş gibiyim.
Ama bazen biraz ilerledim gibi geliyor. Öyle yanıltıcı, anlaşılmaz, karmaşık bir süreç. Hayata kaldığın yerden devam edemiyorsun, Kaldığın yerde kalakalmış haldesin çünkü. 

Yani diyeceğim, doktorla konuşacaklarımın listesi uzun…
Beni okuyan arkadaşların var biliyorum, bizi ve seni tanıyanlar da okuyorlar. Onlardan bir ricam olacak:
Barış’la çekilmiş ya da onu yalnız çektiğiniz fotoğraf ya da video varsa bana gönderebilir misiniz?
Senden sonra lise arkadaşların okulda ve dışarıda çekildiğiniz bir sürü fotoğraf getirmişti bana. Gidişinden iki ay önce güneye gittiğin arkadaşların da orada çekildiğiniz video ve fotoğrafları gönderdi bana. Üniversitede çekilmiş bir videonda da var bende. Ama yetmiyor. Hepsini eskittim.
Görünce üzülürüm sanmayın, üzülmek böyle bir durumda içi boş bir kelime. Üzülmenin ötesinde hissettiklerim.
Hiç görmediğim bir fotoğrafını görünce sanki Barış hala yaşıyor da, bana yeni çekildiği fotoğrafını göndermiş gibi geliyor.
Barış hala yaşıyor bende evet, yoksa ziyarete nasıl gidebiliyorum, nasıl öyle taş gibi durup, sadece çiçeklerini temizleyip, toprağını sulayıp, dua edip dönebiliyorum?
Seni oraya koymuş olsam yapabilir miyim bunları böyle?
Seni oraya koyabilecek miyim ki?

Hayatımın bir yerine bu gerçeği koyabilecek miyim? Onunla yaşamaya alışabilecek miyim? İnsan buna neden alışsın? İnsan o olmadan onunla yaşamaya nasıl, neden alışsın? 

Zaman geçiyor mu, geçiyor evet. Yiyorsun, içiyorsun, konuşuyorsun, uyuyorsun, hayata bir yerinden tutunmaya çabalıyorsun, gün bitiyor. Ama böyle böyle, her daim sorular içinde, dalgalarla boğuşmakla geçiyor. Bazen dışarıdan normalmişim gibi görünerek, bayağı bir yol almışım gibi hatta.
”Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir” denir ya, ben bunu içeriden biliyorum artık.
Varsa eğer göndereceğiniz fotoğraflar umarım ki güleçtir. Gülmese de olur ama üzgün olmasın yeter. Onunla ilgili hatırlamak istediklerim de, görmek istediklerimde güleç olsun, üzgün bir anı düşünmeye bile takatim yok.
Facebook bazen eski fotoğrafları hatırlatıyor, bazen telefonda eski fotoğraf albümü çıkıyor. Hepsini tarıyorum bir fotoğrafını görebilir miyim, diye. En son dün babana seni hatırlatmış Facebook, amcan ve babanla çekilmişsiniz. Ne güzel gülmüşsün, boyun posun ne güzel, nasıl yakışıklısın… Her kareni inceledim, ellerini, gözlerini, saçlarını. Yeşil kabanını giymişsin ya dışarı çıkacaksın ya dışarıdan gelmişsin ama gülüyorsun. Fotoğraf çekilmeyi pek sevmezdin, özellikle son zamanlarda yüzünün göründüğü, kameraya baktığın fotoğraf pek az. Böyle fotoğraflar kıymetleniyor bu yüzden. 

Rüyama da her gün gelip bir fotoğraf bıraksan bana ne olur? Seni rüyamda her gün görmek devam edebilmem için yol olur. Hiç görememekten iyi. Buna bile razıyım. Başka seçeneğim de yok tabii..
Umarım çok fotoğrafın vardır görmediğim.
Umarım bana iyi olduğunu bir yolla söylersin. İşaretlere gözüm kulağım, kalbim açık.
Seni seviyorum.
Özlüyorum.
Çok.

Odandan, masandan
22 Ocak 2020
9.28

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...