Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Şubat 2019

Önemli...

Barış ne güzel isim aslında değil mi?
Barış Manço'yu severdim çok.
İsmin anlamını da çok sevdiğim için adına "Barış" demiştik.
Çocuklara verilen isimler kişiliklerine etki edermiş. 
Bence de.
Barış içiyle dışıyla gerçekten barış içindeydi. 
Ne başkasına, ne bize yüksek sesle bile konuştuğunu duymadım.
Ben bazen sesimi yükselttiğimde bana, sessiz söyle, derdi, böyle omuzlarını kısarak hatta.
İçi  sessiz olana fazla gelir sesin her hali. 

Barış adını öyle çok duyuyorum ki. Bir tek ona benzeyenleri görmek değil şu ara olanlar. Az önce hava güzel, çıkıp biraz yürüyeyim, dedim.
Tabii yine iç cebimde Barış'la.
Bir anne-çocuğun yanından geçtim, anne oğluna "Barış" diye seslendi.
Tabii..
Koca Ortaköy'de adı Barış olan çocuğun yanından geçmeliydim.
Hoş geçmeyip dursam da duyuyorum.
Dün televizyonda maç vardı, izlemiyordum ama sesi açıktı. Barış diye bir futbolcu var, zannedersiniz bütün maç sadece Barış'la yapılıyor.  Barış düştü, kalktı, vurdu, oldu, olmadı, Barış Barış..
Bitmedi, kahve sırası beklerken önümde kahve siparişi veren çocuk da Barış.
Sokak adları.
Kafe adları.
Film ya da dizi oyuncuları.
Herkes Barış.
Tabii benim algım da seçiyor isimleri. Ona benzeyenleri seçtiği gibi.
Aslında bu durum beni kötü hissettirmiyor. Hep duyayım, hep göreyim zaten.
Duymazsam, görmezsem, sandıklarda saklarsam adını, suretini; her adını duyduğumda ve benzerini gördüğümde sanki ilk defa duyuyormuş gibi başa dönerim biliyorum.
Barış her yerde olsun.

Banyomuzda metal bir havluluk vardı. Çok severdim, herkes de sevmişti. Anne, baba, kız ve oğlan çocuk formunda. Hepsi el ele.
Banyo dolapları yenilenince kaldırmıştık onu.
Ben geri koymak istedim ama baba ve abla istemedi.
Ben fotoğraflarını da koymak istiyorum ortaya ama onlar hazır değiller henüz.
Biraz daha geçsin, diyorlar.
Oğlum onların ilk ve en büyük gideni. Anlıyorum ve sabırla bekliyorum.

Ben dağ mıyım, taş mıyım hiç bilmiyorum. Kendime gerçekten çok şaşırıyorum bazen.
Barış'ım gideli daha iki ay olmadan gidip telefonunu kapattırdım ben.
Durup durup arıyordum çünkü. Otomatik mesaj çıkıyordu, mesaj bırakın, diye ama hiçbirinde bırakamadım.
Mesajı alabilseydi bırakırdım.
Telefonunu kapattırmak kolay değildi elbet.
Oğlumun telefon hattını iptal ettirmek istiyorum, dediğimde, bu işlem için oğlunuzun gelmesi gerek, dediler.

İşte kolay değildi.
Kolay değildi ama yaptım.
Banka kartını iptal ettirdim, hesabını kapattırdım.
Sebep söylemek lazım.
Zordu.
Çok zor.
Bin tane gözüm olsa biniyle birden ağlayacağım kadar zor.

Niye yaptım bunları? Hem de tek başıma gidip niye yaptım?
Ondan ümidi kesmek için belki.
Kendime kabul ettirmek için.
O artık yok, bak, arasan telefonu kapalı, bankada hesabı yok.
Hoş ne işe yaradı?
137 gün olmuş gideli.
Daha dün akşam, yatağını görüp kalakaldım yine.
Her gün gördüğüm yatağı, her gün girdiğim odası.
Nerede bu çocuk, demekten vazgeçemedim henüz.
Biliyorum nerede.
Ama bilmek istemiyorum belki.
Öyle karmaşık, öyle inişli çıkışlı, öyle labirent ki içim.
Ne bildiğimi bile bilmiyorum.
O yüzden bilmemek iyi bir şey işte.

Bildiğim tek şey var çocuğunuzla ayrıldığınız her defa barışık olun..
Evden yolcu ederken, telefonla konuşup kapatırken..
Tartıştığımız zamanlar olurdu bizim de her anne çocuk gibi.
O da ben de tartışmamız ne kadar uzarsa uzasın -ikimiz de bayılırdık uzun uzun konuşmaya- hiç sıkılmazdık. 360 derece dönerdik konunun etrafında, sabırla..
Sonunda mutlaka uzlaşır, gerekmişse özürleşirdik.
Bazen ikimiz de hatalıysak, aynı anda, özür dilerim, derdik böyle çocuk gibi uzata uzata..
Gülerdik sonra.
Bazen çözülmezdik ikimizde bir süre ama ne yapıp edip ya o ya da ben bir şekilde barışırdık. Barışmalıydık. Anneyseniz dünyadaki herkesle gerekirse küs kalabilirsiniz  ama çocuğunuzla olmuyor, olamıyor, olmasın da zaten.

En son konuşmamızda da ufak bir tartışmamız oldu, küçük, minik.
Şükür ki telefonu iyi kapattık.
Şükür, bin şükür!
Yaşarken bile içim içimi yerdi, ne yapsam da gönlünü alsam, barışsak diye.
Eğer kırgın kapatsaydık 137 gün boyunca o son konuşmada kalacaktım.
Kalbi kırıldıysa diye kalbim kırık.
Ve kimle ve neyle düzelecekti bendeki kalp?
Ben nasıl ve nerede bulup da tamir edecektim ondakini?

Küs kalmayın çocuğunuzla.
Bu önemli..


28 Şubat 2019
17.13

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...