Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Temmuz 2019

İyilik

Çocuğunuz varsa, o nerede olursa olsun tek istediğiniz onun iyi olması değil mi?
Yanınızda da olsa, bir sebepten sizden ayrı yaşıyor da olsa sadece hep “o iyi olsun” istiyorsunuz.
Odasındaysa mesela gidip iyi olduğunu görüp sarılıp öpmek var.
Uzaktaysa telefonla sesini duyup iyi olduğu haberini alarak yürek ferahlatmak var.
Dünyanın neresinde olursa olsun -artık görüntülü de görebiliyoruz- güzel yüzlerini görüp bir “oh” diyebilmek var.
Yazdıklarımın altına bir anne şöyle yazmıştı: “Oğlum evlendi, bir sokak öteye taşındı. Çok özlüyorum onu. Sizin yaşadığınızı düşünemiyorum bile.”
Çocuğunuz bir sokak öteye de taşınsa bir dünya öteye de taşınsa özlüyorsunuz.
Çocuğu yaşayanların tek sevineceği hatta çok sevineceği tek şey onların sesini duyup arada bir de olsa görebiliyor olmaları.
Ben artık oğlumu göremiyorum ne arada bir, ne telefonda sesle, ne de görüntüyle.
Gerçek ses ve gerçek görüntü yok artık.
Sadece aklımda kaldığı görüntülerini oynatıp duruyorum zihnimde.
Kulağımda da sesini çalıp dinliyorum.
Bir de rüyama gelirse.
Bir de Allah özlemimi görüp merhamet ederek ona benzeyenleri karşıma çıkarırsa.
Hepsi bu.
Ve ilk başta size dediğime dönüyorum:
Çocuğunuz nerede olursa olsun onun iyi olduğunu bilmek yetiyor değil mi?
Ben de hep bunun peşindeyim. O orada iyi mi? Tam da anlatıldığı gibi, tam da onun olmasını istediği gibi hep hareket halinde, istediği her şeye istediği zamanda ulaşabiliyorsa, saf sevgi ve huzur varsa, anlatılanların hepsi gerçekse o tüm bu sebeplerden iyiyse, biraz olsun iyi olmak mümkün mü mesela?
Bunu düşündüğüm bir zamanda tesadüfen karşıma çıkan bir yazı, iç görüyle yazılmış ve öyle ümit edilmiş olsa da, “Mesela” bile olsa soruma cevap oldu.
Giden gelmiyor. Elimizdeki derin bilinmezlik.
Bu yazılana inanmayı seçmek, evet “inanmayı seçmek” elimdeki tek seçenek.
Serdar Pektezol yazmış bu yazıyı ve maalesef ki yazdıktan sonra öyle olmasını umduğu yere gitmiş. Dilerim ki tam da anlattığı gibidir. Ve dilerim ki huzurlanmıştır orada.
Ondan kalan Mari Camgöz Pektezol . Umarım onun içindeki yangını da sevgili eşinin yazdıkları biraz olsun söndürebiliyordur.
***
"Ve kapı dışarıdan kapandı… Birden kendini farklı bir alemde buldu. Dünyadakine nazaran daha süptil maddelere sahip bir alemdi burası, evet esirî bir âlemdi burası.
Burası peri masallarını gölgede bırakan bir alemdi, dünyadayken cennet diye tasvir edilen aleme çok benziyordu Ama rüyada gibi değildi, idrakli haldeydi, farkındaydı olup bitenlerin.
*Mesela bu alemde hâkim olan realite sevgi idi ve buradaki sevgi, öyle tarif edilemez bir sevgiydi ki, insan bedenlerinde yaşayanların anlayamayacağı derecede yüksek çeşitlenmeler gösteriyordu.
Bu, dünyadaki sevgiyle kıyaslanamayacak yükseklik ve genişliklerde yaşanan hakiki sevgiydi.
Bu öyle bir sevgiydi ki, varlıkları bir ahenk ve uzlaşma içinde grup grup bir araya toplayabiliyordu.
Ve buradaki sevgi faaliyetinden dünyadayken bir türlü edemediği mutluluğu, hem de neredeyse sonsuz derecede duyabiliyordu.
*Mesela burada hakiki bir mutluluğu daha büyük bir mutluluk, bir huzuru daha derin bir huzur izliyordu.
*Mesela dünyadaki gibi zahmet ve yorgunluk çekmeden istediği gibi hareket edebiliyor, istediği yere bir anda gidebiliyor, istediği şeyi karşısında derhal hazır olarak bulabiliyordu.
*Mesela dünyada birçok güçlük, zahmet ve yorgunluk çekerek yıllarca süren çalışmalar sonunda elde ettiği sonuçları burada küçük bir çaba sarf ederek bir anda misliyle elde edebiliyordu. Bu yüzden burada zahmet, yorgunluk, ıstırap, didinme, mücadele gibi şeyler yoktu. Burada bütün arzular, sadece istemekle, kendiliğinden gerçekleşiyordu.
*Mesela burada dünyadaki kaba maddelere bağlı olan hastalık, sağlık, yorgunluk, ağrı, sancı, uyku, sıkıntılar, ihtiras gibi şeyler yoktu.
*Mesela burada fiziksel aleme özgü güzellik-çirkinlik, gençlik-ihtiyarlık gibi realiteler de yoktu.
*Mesela, burada dünyadaki çabalar sırasında karşılaşılan zahmet, sıkıntı, ıstırap, azap, işkence, hastalık ve hatta ölüm diye bir şey yoktu.
*Mesela buradaki çabalar, idrakinin artışı oranında daha çok zevkli ve mutluluk verici hazlarla doluydu.
İdrak etti ki, dünyada yüzyıllarca peşinden koşulup durulan gerçek mutluluk, gerçek tatmin ancak bu planda yaşanabilirdi…”
Serdar Pektezol’un anısına saygıyla ve duayla.
Oğlum, siz ve bütün gidenler orada gerçek mutluluğa varın dilerim.
Ve lütfen sık sık rüyalarımıza gelin.
15 Temmuz 2019
23 29
Odasından, Masasından

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...