Evliliğin olmazsa
olmazı çocuklar... Olsa bir başka, olmazsa bir başka’sı çocuklar. Kötü giden
evliliklere “kurtarıcı” rolü verilerek doğurulan çocuklar...
Çocuk evliliği
kurtarır mı? Yoksa çocuğu kötü giden evlilikten mi kurtarmak gerek? Seçme
şansları olsa; sakin, mutlu, huzurlu, sevgi dolu ana-baba kucağına doğmak
isteyen çocuklara “evliliği kurtarma görevi” yüklemek ne kadar adil?
Hiç bir evlilik
boşanma düşüncesi üzerine kurulmuyor. Hayaller ortak: “Bir yastıkta kocamak.”
Ama zaman içinde bir sebepten ilişki sorgulanmaya başlanıyor. Benim için doğru
insan mı? Evlilik bana göre mi? Bazen aynı dilin konuşulmadığının fark
edilmesi, farklı yönlere bakıldığının görülmesiyle “çocuktan önce” evlilikten çıkış
yolları aranmaya başlanıyor.
Genellikle tek
taraflı gelişen bu durum, diğer tarafın çıkışı engelleme adına çözümler
üretmesine sebep oluyor. Eğer erkekse çıkmak isteyen; kadın çocuk sahibi olmayı
çözüm olarak görüyor. İyi gitmeyen sorunlu, kavgalı, ilgisiz, sevgisiz bir
evliliğe kurtarıcı olarak çocuk uygun görülüyor. Alınan bu karar maddi manevi
birçok sorunu da birlikte getiriyor. Çıkış yolunu kapatmak isteyen kadın, aslında
ne yaptığını çocuk sahibi olduktan sonra görüyor. Tabii yine sonunda olan
çocuğa oluyor.
Sorunsuz ve iyi
giden bir evliliğe doğan çocuklar bile zaman zaman anne baba arasında anlaşmazlıklara
sebep olup ilişkiyi yıpratabiliyorken, kötü giden evliliklere “düzelir”
düşüncesiyle çocuk yapmak, onların minicik, narin omuzlarına bu koca yükü
yüklemek ne kadar akıllıca, tartışılır... Sağlıksız bir ilişkiye getirilen
çocuk, ayrılma söz konusu olduğunda “dul” ve çocuklu bir kadının yaşayacağı
maddi manevi sıkıntılardan payına düşeni alıyor. Hayatı boyunca da çocukluğunun
mutsuz fotoğraflarının gölgesinden kurtulmaya çalışıyor.
Peki, ne zaman
çocuk sahibi olmalı? Gerçekten istendiği zaman. Aile baskısı, ilk çocuğun
kardeş isteği ya da yaş geçiyor endişesi olmadan. Önce “Doğru yerde miyim? Doğru kişi mi hayatımdaki?
Doğabilecek maddi-manevi sorun ve sorumlulukları anne baba olarak taşıyabilecek
olgunlukta mıyız?” soruları sormalı. Hayattaki hedefler belirlenip ne kadarının
gerçekleşebilir, ne kadarının ertelenebilir olduğu görülebilmeli. Planlı
programlı, istenerek dünyaya getirilen çocuklar hayatınızı renklendirecek.
Maddi-manevi eksikliğe doğan çocuksa sizden taşan mutsuzluğunuzu paylaşmak zorunda
kalacak.
Öngörülen gelecek
olduğunuz yerden, tam, sağlıklı, huzurlu ve sevgili görünüyorsa, çocuğunuza
istendiğini ve sevildiğini hissettirerek büyümesine tanıklık etmek doyumsuz
olacaktır.
Eserinizle
övüneceğinizden emin olun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder